Tarih İslam İnkilabıyla Tekerrür Etti

Bismillahirrahmanirrahim

Alemlerin rabbi Allah teala’ya hamd-u sena, Aleme rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v)’a ve pak mutahhar Ehlibeyt’ine Salat-u Selam olsun..

Karanlığın çöktüğü, cahiliyenin yaygınlaştığı, küfrün hüküm sürdüğü bir zaman diliminde dünya, Allah katından bir kurtarıcı bekliyordu. Allah Teala, pak ve mutahhar olan Hz. Muhammed (s.a.v) aleme rahmet olarak gönderdi. Onunla birlikte İslam yayılıp kamil olacaktı. Yirmi üç yıllık bir zaman dilimi vardı. Bu vakit arasında o sevgili peygamber kendisine vazife olan görevleri eda etmişti. Güzel ahlakıyla insanları kemale, nurlu yüzüyle saadete, Allah’a ibadetiğle hidayete, cihad’ıyla şehadete götürmüştü.

Bu dönem içerisinde sevinçli ve hüzünlü zamanlar da yaşadı Allah’ın resul’ü..

En sevindiği an Hendek’teki o Hayber Fatihi, Haydar-ı Kerrar Hz. Ali’nin kılıç darbesiyle batılın hakk’a galip geleceği anda hakkın batıla galip gelmesi oldu. Kesti başını o pehlivanlar pehlivanı Amr bin Abduved’in, attı peygamberin ayağına, tekbirler yükseldi, peygamberimiz eli belinde kafasını kaldırarak azı dişlerinin göründüğü kadar gülmüştü. Bu güne kadar peygamber’i hiç bu şekilde gülerken görmemiştiler. Allah’ın o en sevgili kulunu Allah’ın dini İslam’ın galip gelmesinden daha çok sevindirecek ne olabilirdi.

Allah yolunda çok cihad etmişti. Onun için bundan daha güzeli yoktu. Bu yolda Hamza’sını, Ammar bin Yasir’ini, Cafer-i Tayyar’ını kaybetmişti. Allah’a sunulacak en güzel kurbanlıklardı bunlar. Hz. Hamza’nın şehadeti peygamberimizi çok üzmüştü. Şehit edilme anını ve sonrasını dinlerken hıçkırıklarını tutamıyordu o Allah’ın en sevgili kulu..

Güzel günüyle, zorlu günüyle İslam kamil oldu ve Allah’ın resulu Rahman’ın katına göçtü.

***********

Bir korku, bir endişe vardı. Alemlere Rahmet peygamber artık yoktu dünyada..

Umutsuzluğun arttığı, ümitlerin tükendiği bir anda elimizden tuttu Hz. Ali..

Peygamberimizin en iyi hamisi yardımcısıydı, ondan sonra onun yerini ancak Hz. Ali doldurabilirdi. Onun varlığından en çok yetimler seviniyordu, fakirler seviniyordu. Geceleri herkesin uykuda olduğu zaman diliminde sırtında erzaklarla gizlice yardıma muhtaç olan Müslümanların kapısının önüne bırakırdı. Haberlerinin olmasını istemezdi çünkü utanmaların çekiniyordu. Öyle ki her gece sırtında erzak taşımaktan sırtı nasır tutmuştu. Yetimler onun sinesine başını yaslardı. O’da yetimlerin başını okşar öperdi. Yetimlerin, yoksulların babasıydı o..

İmam Ali (a.s) peygamberle birlikte ve onun vefatından sonra çok güzel ve acılı günler geçirdi. Kabe’de dünya’ya gözünü açtı. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin gibi çocuğu, Hz. Zeynep gibi kızı, Hz. Fatıma gibi eşi vardı. Onlardı Al-i Aba..

Yüzünü topraktan kaldırmazdı, hep rahman’a secde ederdi. Toprakların babasıydı o..

Onun tek bir gayesi ve amacı vardı. Allah’ın dini İslam’ın hürriyeti, izzeti ve şerefiydi. Bundan daha mukaddes vazifesi yoktu. Bu yolda her türlü fedakarlıkları yapmıştı.

Yanında Miktad’lar, Ebuzer’ler, Malik Eşter’ler vardı. Onlarla beraber İslam için çok çaba sarfetti Hz. Ali..

O Mücahid’lerin emiriydi.

Zaman geldi hepsi Rahman’a kavuştu. Fakat o Ali; ilmi, sabrı, izzeti, haysiyeti, dirayeti daima düşmanlara korku salıyordu. Bu alemde var mıydı Ali’nin karşısında durabilecek, var mıydı ondan daha cesaretlisi..

İslam için yapılabilecek her şeyi yapıyordu, Allah ondan razıydı o’da Allahtan..



*********



Tarih tekerrür etti..

Küfrün ifsadın hakim olacağı bir zaman diliminde bir güneş doğdu. O güneş ki kendisiyle birlikte Müslümanları aydınlattı, küfrün karanlığını yardı.

O kişi Peygamberin soyundan Hz. İmam Ruhullah Humeyni’ydi..

Allah’a olan bağlılığı, nefsine karşı hakimiyeti tarih kitaplarında okuduğumuz Peygamber efendimizi gözümüzde canlandırıyordu. Güzel ahlakını, dirayetini, izzetini peygamberden alıyordu o yüce zat..

İslam için ne gerekiyorsa ondan daha aziz bir iş bilmezdi. Çünkü İslam onun için her şeyden önce gelirdi.

Her Müslüman onda İslam’ı tanırdı, Müslüman olma gayesini ondan öğrenirdi.

Onun en çok öne çıkan özelliği mazlumların yanında olması ve onlarla hemhal olmasıydı. Her zaman mazlumların yanında olunmasını ve aynı şekilde zalimlerin karşısında olunması gerektiğini vurguluyordu.

Yani..

Ey Müslümanlar sizin vazifenizdir ki Filistin halkının yanında olun, İsrail ve Amerika’nın karşısında olun. Bu şekilde İslam muzaffer, insanlık irşad olur. Birlik olun vahdeti sağlayın birbirinizden kopmayın, Rahman bundan razıdır buyururdu.

İmam’ında da çok güzel ve acılı günleri olmuştu..

Bir inkilap oldu Şah’a karşı, fakat bu inkilab aslında Amerika ve İsrail’e karşı yapılmıştı. Ardından uzun yıllar süren Irak savaşı..

Allah’ın yardımı ve inayetiyle muzaffer oldular ve İslam İnkilabını dünyada hakim kıldılar. Bu yolda Mustafa Çamran’larını, Şehid Beheşti’lerini, Şehid Mutaharrilerini verdiler..

İmam’ın en çok ağladığı isimdi Şehid Mutaharri, onun sözünü herkese hüccet kılıyordu imam..

İmam’ın en çok üzüldüğü anlardan biride Filistin’de almış olduğu acı haberlerdi. Yüzü gülmez, günlerce yemek yemezdi..

O ki İsrail askerleri öldürülüyordu İmam’ın keyfi yerine geliyordu.

Mazlumların, mustazafların dayanağı, Hizbullah’ın serveri, düşmanların en korktuğu zattı İmam..

Aynı Peygamberi karşısında gören müşrikler gibi ve aynı şekilde mazlumların yanında olan yardım eden peygamber gibi..

Peygamberin bayrağını en güzel şekilde dalgalandırdı dünyada..

İslam’ın doğuşundan sonra yeni bir milad’dı bu..

Tarih İslam İnkilab’ından sonra başladı ve devam ediyor..

İmam’ın kalbi mutmain olmuştu Rabbine karşı, vazifesini en iyi şekilde eda etmişti.

O mutmain nefs rabbinden razıydı, rabbide ondan razıydı ve onun en güzel cennetine göçtü..

********

İmam’ın ardından ümitsizlikler doğuyordu, bir korku vardı içimizde, İmam’ın yokluğu bizi yetim bırakmıştı, yetim kalmıştık..

Umutlarımızın tükendiği, korkunun içimizde kök saldığı, yetimliği hissettiğimiz anda tuttu elimizden İmam Ali Hamenei..

İslam İnkilabı öncesinde ve sonrasında, ırak savaşında İmam’ın en güzel en iyi hamisi ve yardımcısıydı. İmam’dan sonra ondan daha layık’ı yoktu o makama..

Ömrünü İslam’a adayan ve her türlü fedakarlığa hazır hisseden yüce bir zattı. O mübarek sağ kolunu bir suikastta kaybetmişti. Canlı Şehiddi İmam Hamenei..

Onun nurlu yüzüne baktığında insanın kalbi ferahlar, sakat elinden tuttuğu kunuta bakan ibadete sevgisi artar, onun gülüşünde ise saadet bulurdu.

Şehid ailelerini ziyaret eder, fakirlere yardım eder, şehid çocuklarını sinesine basar başını okşardı. Aynı atası Ali ibni Ebu Talib gibi..

Ömrünü İslam’ın izzeti, şerefi ve hürriyeti için harcıyordu İmam Hamenei, İslam ümmetinin bütün sorunlarını almıştı sırtına..

İmam’dan almış olduğu bayrağı en güzel şekilde dalgalandırıyordu. O bayrak altında hareket eden herkes muzaffer oluyordu. İslam’ın sancağı ne güzel elde dalgalanıyor.

İmam Hamanei’nin Hizbullah’ı vardı, günümüze tek rehberiydi, ne güzel rehberdi o, onun komutasında Hizbullah 33 güne İsrail’i darmadağın etti.

Nasrallah’ı, Muğniyesi vardı İmam’ın, aynı Ebuzer, Malik Eşter gibi..

Bu kutlu yolda onlarca şehidi ve İmad Mugniye’yi kurban sunduk..

Fakat bilmiorlardı bu şehidlerin ve bu komutanın kanları o İsrail’i tarihin çöplüklerine atacak..

O Rehber ki azametli, dirayetli duruşu dosta özgüven ve direnç düşmana ise korkudan başka bir şey vermiyordu. Onun perçemi altında ancak muzaffer olunur..

Vesselamı Aleykum

ALLAH razı oALLAH RAZI OLSUNlsun erkan abi ellerine ssağlık