Son Saatle Yaşamak
Yazar : Harun Uçur
Bizler son saatin bilincini kaybettiğimiz gündendir, zulüm her yanımızı sardı. Son saati unuttuk, koca karısına zulmetti.. son saati unuttuk, devlet millete zulmetti.. son saati unuttuk, evlat ana-babaya zulmetti. Unuttukça unuttuk zulmettiğimizi..
Son saat nedir ki, onu unutmak zulüm saçıyor! Onu göz ardı etmek, insanları birbirine niçin kırdırıyor. İşte bunu göz ardı etmemek gerekir. Son saat, her şeyin bitimidir. Her işin iptalidir. Devletlerin ve milletlerin yıkılışıdır, karı-kocalığın ayrılığıdır, kan bağının kopuşudur.
Yolların ayrımıdır son saat, tek olarak bir olana yönelmektir. Bir ırkın, dilin, rengin ve milletin adamı değil, kendinin adamısın. Yaptıklarınla varsın, yapmadıklarınla yoksun. Bütün dünyalıklardan, makamlardan, mevkilerden arınmış olarak, er kişi seviyesine düşersin son saatle beraber.
O zaman görürüz ki, son saat sonsuzluk kapısıdır. Bu dünyanın üç günlük düzenleri uğruna, ebedi olan ahiret düzenini terk etmek büyük bir garabettir. Yaratılışımızı gördüğümüz gibi ölümlerimizi de görüyoruz. Bizlerin etrafını kuşatan, son saat gerçeğini ne zaman göreceğiz. Bu gerçeği görmedikçe Rabbimizin ödülüne kavuşamayız.
Son saatle yaşamayı öğrenirsek, zulümlerin yerine rahmet iklimlerini yaşarız. Bu iklim ile güvensizliğin yerini güven, nefretin yerini sevgi, acının yerini tatlı alır. Çünkü yapılan her hareket Kudret sahibinin huzurunda belirlenir. Açığa çıkarılır ameller, ortaya saçılır niyetler ve yapılan her iş gözlemlenir.
Böyle bir yargının varlığı, dünya yargılarından önce geldiğini unutmamak gerekir. Dünya yargılarının kararları bir mümin için bağlayıcı ve caydırıcı değildir. Tek caydırıcı yargı, yüce mahkeme ve adalet Rabbimizin katındadır. Öyle bir mahkeme ki, delil kaçırma, yalan şahitlik ve sümenaltıya geçit yok. Dünya bankalarınca paranız olsa, onları verseniz de sizden kabul edilmez.
Karanlıklarda olan her şey aydınlatılır, açığa çıkarılır. Saklı gerçekler, bir bir ortaya çıkarılır. Artık bilinmedik, görülmedik hiçbir iş kalmaz. Zihinleri meşgul eden sorular cevaplarına ulaşır. Bu son saat âleminde, bilinmedik bir şey kalmaz. Perdeler kalkar, dirilir ölü zihinler.
İşte hayatımız bu idrak içinde şekillenirse, zalimlerin karşısında boyunlar bükülmez, korku duyulmaz. Tek korku vardır yüreklerde, tek umut, o da Allah’a dır. Yaratıcı, rızık verici, koruyucu, gözetici, şifa verici ve yardım edici, sadece ve sadece Rabbimizdir. Tüm bunlardan sonra anlıyoruz ki, Yargı, Yasama ve Yürütme tamamen Allah’a aittir.
Eğer bir yaratılan çıkıp ta, yargı, yasama ve yürütme bana aittir derse, bu büyük bir ŞİRKTİR. Bu büyük şirkin kabulü bizler için acı bir kayıp ve İSYANDIR. Böylece görüyoruz ki, “Şirk Allah’a İsyandır.” Bu isyan içinde yaşayanlar başkaları değil bizleriz; adı Müslüman diye anılanlar.
Özgürlük Son saat bilincindedir, artık kilitler, sınırlar, kalıplar, kelepçeler, prangalar tek tek açılmıştır. Zindanlar medreseye, sürgünler hicrete, ölümler firdevse açılmıştır. Artık müminler için sonsuz özgürlük kapısı ardına kadar aralanmıştır. Her şeyin başı ve sonu, son saat idrakinin yakinen bilinmesidir.
Bizden önceki toplumların hayatlarını gözlemlediğimizde şu idrake ulaşırız; yeniden diriliş saatini inkâr ederek, dünyada büyük bir azaba uğramışlar, kurulu düzenleri yerle bir edilmiştir. Âhirette de büyük kayıpla yüz yüze gelmişler. İnkârın acı faturasını çekmişlerdir.
Büyük hakikat, son diriliş saatine itaat edenlere gelince, onlarda dünyada büyük bir rahmete ulaşmışlar. Yüce düzen kurucunun emriyle, yeni bir nizam kurulmuştur. Âhirette ise en hayırlı olan mükâfata kavuşmuşlar.
Diriliş saatinin bilincinde olanlara, kainattaki canlı-cansız her mahlukat, yaratıcının büyük emirle yardıma koşmuştur.. Yer ve gök pınarlar halinde suyunun kapılarını açmış, böylelikle inkarcılar boğulmuş, itaat eden Nuh’un kavmi gemilerle taşınarak ödüllendirilmiş.. Müthiş uğursuz bir günde şiddetli bir kasırga ile ad kavmi savrulmuş.. Müminler hep yeryüzüne halife kalmıştır.
Zalim Firavun ve orduları, mazlum müminleri yeryüzünden silmek ve kalıplaştırmak için mücadele ediyordu.. Ama bu mücadelede Hakk, batılı yenmiştir. Firavun ve orduları sularda boğuldular.. Bu dünde böyleydi bugünde böyledir. Rabbimizin sünneti ilk saatten son saate değişmedi, değişmeyecektir.
Bugün dünyayı kasıp-kavuran zalimlerden, İsrail, Amerika ve Rusya’nın da sonu aynı olacaktır.. Yeter ki bizler son saat bilincimizi kaybetmeyelim. Bundan önceki topluluklar ödüllendirildiği gibi bizlerde ödüllendiriliriz.
Filistin baharına ulaşacaktır inşallah.. Irak, Afganistan ve Çeçenistan güllerine kavuşacaktır. Yürekler diri ve özgür kaldıkça, ebabiller tekrar bizler için gelecek.. Kurtuluş reçetemiz, Yüce Kitabımızda sık sık sunulmuştur. Âhiret bilincinin ne kadar da hayati olduğunu okudukça görüyoruz.
Son saatle birlikte sorgu başlamıştır.. sorulmadık bir tek hesap, kalmadık hak kalmayacak.. hayatımıza şahit olanlar toplanmıştır.. gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, dillerin söylemediği, ayakların atmadığı, ellerin dokunmadığı ve kalplerin niyet etmediği HİÇ BİRŞEY KALMAYACAK..
Her kez bir yol tutmuş ama yollar üstü yollar var. Ümitsizlik sarmış sineleri, ümidi yoldaş edinmiş yürekler var. Planlar kurulmuş mazlumlara, planları tersine çevirecek tuzaklar var. Boyun bükülmüş zalimlere, onurlu duruşuyla İBRAHİMLER VAR…
Selam, son saatin bilincinde olanlara olsun..
Konu: Son Saatle Yaşamak 
Çarş. Kas. 03, 2010 9:28 am
