Peygamber Efendimiz dünyaya yetim gelmişti. O’nu sarıp kucaklayan annelerin en güzeli evlatların en güzeline sahip Hazret-i Âmine validemiz ise Peygamberimiz altı yaşındayken bu dünyadan ayrılmıştı.
Allah’ın bu en sevgili kuluna bulutlar gölge etti Melekler kol kanat gerdi. Yıllar yılları kovaladı. Sevgili Peygamberimiz bir gün Hudeybiye Umresi sırasında Ebvâ adlı mevkiden geçiyordu. Çocukluk günlerini hatırlar oldu. Şefkatli validesinin kendisini sevgiyle kucakladığı anlar gözlerinde buğulandı. Rabbimizden af ve mağfiret diledi. Annesinin kabrini ziyaret edip dua etmek arzu etti.
Kabrin başına vardığında hüzünle eğildi. Mübarek eliyle toprakları düzeltmeye başladı. Ağlıyordu. O’nun ağladığını gören dostlarıda ağlamaya başladılar. Hiçbiri kalplerinin sevgilisini böyle hüzünlü gör meye dayanamazdı.
İçlerinden biri sordu;
“Ya Resûlallah niçin bu kadar gözyaşı döktünüz?”
“Sevgili annemin benim hakkımdaki sınırsız şefkat ve sevgisini düşündüm de ağladım” diye cevap verdi.