İlim Dünyamıza Hoşgeldiniz.. ßiร๓illคђiггคђ๓คภiггคђi๓ ..νυѕℓαтıм özℓємiм∂iя..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İlim Dünyamıza Hoşgeldiniz.. ßiร๓illคђiггคђ๓คภiггคђi๓ ..νυѕℓαтıм özℓємiм∂iя..

KaRdEsLiGiN DaIm oLdUgU, sEvGiLeRiN BiRlEsTiĞi, DoStLuKlArIn bItMeDiGi AiLe fOrUmUmUzDa iYi vAkIt gEçIrMeNiZ UmUdUyLa eFeNdIm eDePlE GeLeN HüRmEtLe gIdEr.
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ibn Kesir/"Bidaye"-26/ Islam'ı tebliğ ile emrolunması

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
HaK_YoLcUsU
Yeni Üye
Yeni Üye
HaK_YoLcUsU


Mesaj Sayısı : 136
Kayıt tarihi : 02/05/09

ibn Kesir/"Bidaye"-26/ Islam'ı tebliğ ile emrolunması Empty
MesajKonu: ibn Kesir/"Bidaye"-26/ Islam'ı tebliğ ile emrolunması   ibn Kesir/"Bidaye"-26/ Islam'ı tebliğ ile emrolunması Icon_minitimePtsi Mayıs 25, 2009 11:05 am

* Ukayl b ebi Talib’den rivayetle (Yunus b Bukeyr’den)

Kureyşliler (Efendimizin amcası) Ebu Talib’e gelerek:

- Kardeşin oğlu Muhammed meclisimizde ve mescidimizde bize eza verdi. Ona bundan vazgeçmesini söyle. Artık bize ilişmesin dediler.

Ebu Talip de:
- Ey Ukayl! Koşarak git ve bana Muhammed’i getir dedi.

Ben de koşarak gidip Muhammed’in (SAV) evine gittim.
Kendisini öğle sıcağında babamın evine getirdim. Yanına geldiğimizde Rasulullah’a (SAV) şöyle dedi:

- Amcam oğulları olan şu Kureyşliler meclis ve mescidlerinde kendilerine eza verdiğini iddia ediyorlar. Onlara eza vermekten vazgeç dedi.

Efendimiz gözlerini semaya dikip:

- Şu güneşi görüyor musunuz ? diye sordu. Onlar da:
- Evet deyince şöyle buyurdu:
- Vallahi benim için gönderilmiş olduğum vazifeyi yerine getirmek
herhangi birinizin şu güneşten bir ateş parçasını koparmasından daha kolay değildir.

Ebu Talib de şöyle dedi:

- Vallahi kardeşim oğlu asla yalan söylemez. Haydi gidin bakalım.



* Aynı hadis ibn İshak’tan rivayetle (Beyhaki’den)

….Kureyşlilerin şikayetinden sonra Abu Talib Efendimize:

- Ey kardeşim oğlu ! Kavmin bana geldi. Şöyle şöyle dediler.
Gerek bana ve gerek kendin için bir çıkış yolu bırak ve taşıyamayacağım yükü sırtıma koyma ! Kavminin hoşlanmadığı sözleri söylemekten vazgeç.

Efendimiz amcasının İslam daveti konusunda fikir değiştirdiğini kendisini artık desteklemeyeceğini onu düşman eline bırakacağını ve kendisiyle beraber olamayacağını zannederek şöyle dedi:


- Ey Amca ! Eğer güneşi sağ elime ayı da sol elime koysan
Yine de bu işi – Allah onu galip kılmadan yahut onun uğrunda ölmeden- bırakmayacağım.

Böyle dedikten sonra gözlerinden yaşlar akarak ağladı.
Efendimiz oradan ayrılıp çıkmak üzereyken Ebu Talib durumun hangi noktaya geldiğini ve Efendimizi nasıl etkilediğini müşahade ettiği için:

- Ey kardeşim oğlu diye seslendi.

Efendimiz ona dönüp baktı. Ebu Talib şöyle konuştu:

- İşine devam et. Dilediğini yap.
Allah’a andolsun ki seni hiçbir kimseye asla teslim etmeyeceğim.

İbn Kesir anlatıyor:

Bu rivayetler gösteriyor ki Cenab-ı Allah rasulünü ayrı dinden olmakla beraber amcası Ebu Talib vasıtasıyla korumuştur.
Amcası olmadığı zamanda da Cenab-ı Allah dilediği gibi onu muhafaza etmiştir.
Onun hükmünü engelleyecek bir şey yoktur !


* ibn Abbas’tan rivayetle (ibn İshak’tan)

“ebu Cehil b Hişam şöyle dedi:

- Ey Kureyş topluluğu! Şüphesiz Muhammed bizim dinimizi ayıplamaktan atalarımıza küfretmekten tanrılarımıza dil uzatmaktan ve aklımızı hafife almaktan vazgeçmeyecektir.
Ben Allah’a söz veriyorum ki yarın bir taş alıp onu bekleyeceğim.
Namazda secdeye vardığında o taşla kafasını ezeceğim.
Bundan sonra Abdümenaf oğulları ne isterlerse bana yapsınlar.

Ertesi sabah lanetli Ebu Cehil eline bir taş alıp oturdu.
Efendimizi beklemeye başladı.
Rasulullah (SAV) da her sabah olduğu gibi o gün gelip Kudüs’e yönelerek namaza durdu.
Namaz kılarken Hacer-i Esved ile Rükn-ü Yemani arasında dururdu.
Yine öyle yaptı. Namaza durdu.
Kureyşliler de meclislerinde olup biteni seyrediyordu.
Efendimiz secdeye vardığında Ebu Cehil taşı alıp ona doğru gitti.

Yanına vardıktan sonra şaşkın ürkek ve rengi sararmış bir halde geri döndü.
Taş elinde dona kalmıştı..
Nihayet taşı fırlatıp bir tarafa attı. Kureyşlilerden bazıları yanına gidip:

- Ey eba Hakem! Sana ne oldu ? diye sordular.
O da şöyle dedi:
- Dün söylediğimi yapmaya gittim.
Yanına yaklaştığımda bana damızlık bir deve göründü.
Allah’a andolsun ki onun gibi iri başlı uzun boyunlu ve büyük dişli bir deve daha görmüş değilim.
Beni yiyecekti. (yemeye kast etti)

İbn İshak der ki: Bu durum Rasulullah (SAV)’a anlatıldığında o şöyle demişti:

- O Cebrail’di.
Eğer ebu Cehil ona yaklaşsaydı yakalanırdı..



* Hz Abbas’tan (RA) naklen: (Beyhaki’den)

Bir gün Mescid-i Haramda idim. Lanetli Ebu Cehil gelip şöyle dedi:

- Allah’a borcum olsun. Eğer Muhammed’i secde halinde görürsem boyuna basacağım!

Oradan ayrılıp Rasulullah’ın yanına vardım.
Ebu Cehil’in söylediklerini kendisine bildirdim.
O da (SAV) öfkelenerek evden çıkıp Mescid-i Haram’a geldi.
Kapıya gitmeden acele ile duvardan içeriye atladı.
‘Bugün kavga günüdür’ deyip peştamalımın ucunu (eteğini) bağladım.

Efendimiz Mescid-i Haram’a girip:

- “Yaratan Rabbinin adıyla oku. O ki insanı kan pıhtısından yaratmıştır…” Ayetlerini okumaya başladı.
Ebu Cehil ile ilgili: “Hayır insan azar kendini zengin gördüğü için.” Mealindeki ayete geldiği zaman oradakilerden biri Ebu Cehil’e:

- Ey eba Hakim ! işte bu Muhammed’dir dedi.
Ebu Cehil de (dehşet içinde):
- Benim gördüklerimi görmüyor musunuz ?
Allah’a andolsun ki semanın ufukları benim üzerime kapandı dedi.

Efendimiz de okumakta olduğu Alak Suresinin sonuna varınca secdeye kapandı.



* ibn Abbas’tan rivayetle (Davud b Ebi Hind’den)


“ Ebu Cehil namaz kılmakta olan Efendimizin yanına varıp:

- Ey Muhammed ! Seni namaz kılmaktan men etmemiş miydim ?
Cemaati benden kalabalık (çevresi geniş) bir kimse bulunmadığını bilmiyor musun ? demişti de Efendimiz onu kovmuştu.

Cebrail vahiy getirerek şöyle dedi:
- O gidip meclisini (adamlarını) çağırsın. Biz de zebanileri çağırırız !

Vallahi eğer o kendi meclisindeki adamlarını çağırsaydı azap zebanileri onu yakalardı.”

Bu hadisi Ahmed b Hanbel ve Tirmizi de rivayet etmiştir.


* ibn Abbas’tan rivayetle: (Ebu Cafer b Cerir)

“ Ebu Cehil:

- Eğer Muhammed Makam-ı İbrahim’in yanında tekrar namaz kılarsa onu öldürürüm dedi.

Bunun üzerine Cenab-ı Allah şu ayetleri inzal buyurdu:

“ Yaratan Rabbinin adıyla oku…Hayır eğer bundan vazgeçmezse onu perçeminden yakalarız. O yalancı günahkar perçemden. O zaman gitsin de meclisini (adamlarını) çağırsın. Biz de zebanileri çağırırız.”

Sonra Efendimiz Kabe’ye gelip namaz kıldı.
Ebu Cehil ona ilişmedi. ‘Niye ona ilişmedin?’ diye sorduklarında:


- Onunla benim aramda kalabalık askerler vardı dedi.

İbn Abbas dedi ki: Vallahi eğer yerinden kımıldasaydı melekler insan gözleri önünde onu yakalayacaklardı.”

(Ebu Hureyre’den gelen rivayette Ebu Cehil: ‘Benimle Muhammed arasında ateş hendeği korku ve kanatlar gördüm’demiştir.)



* Abdullah’tan rivayetle (Ahmed b Hanbel’den)

“ Sadece bir gün Rasulullah’ın (SAV) Kureyşlilere beddua ettiğini gördüm.
Namaz kılıyordu.
Kureyşlilerden bir grup da orada oturmuştu. Yakınlarında bir deve işkembesi vardı.

- Bunu kim Muhammed’in üzerine atar ? dediler. Ukbe b ebi Muayt:
- Ben atarım dedi.

(pislik dolu işkembeyi) Alıp Efendimizin üzerine bıraktı.
Ama o (SAV= secde halinde kalmakta devam etmekte idi.

Nihayet kızı Fatıma gelip o işkembeyi Efendimizin sırtından aldı.
Efendimiz de kalkıp şöyle dedi:
- Allah’ım ! Şu Kureyş güruhunun hakkından gel !
Allahım Utbe b Rebia’nın hakkından gel ! Allah’ım Şeybe b Rebia’nın hakkından gel! Allah’ım Ebu Cehil b Hişam’ın hakkından gel ! Allah’ım Ukbe b Muayt’ın hakkından gel! Allah’ım Übey b Halef’in ve Ümeyye b Halef’in hakkından gel !

Bu son ikisinden hangisine beddua ettiği hususunda rivayet senedinde adı geçen Şu’be şüphe etmiştir.

Abdullah dedi ki:

Kendisine beddua edilen bu adamların tamamının Bedir savaşında öldürüldüklerini gördüm.
Sonra bunlar kuyuya atıldılar. Ancak Übey (veya Ümeyye) b Halef cüsseli bir adam olduğu için parçalanarak kuyuya atıldı.”

Buhari bunun sahihinin müteaddit yerlerinde ibn İshak tariki ile de Müslim rivayet etmiştir. Ama doğru görüşe göre Hz peygamberin kendisine beddua ettiği kişi Ümeyye b Halef’ti. O Bedir savaşında öldürüldü.


İbn kesir anlatıyor:

Sahih bir kavle göre Kureyşliler Efendimizin üzerine işkembe atma olayını seyrederlerken kahkahalarla gülmüşler.
Öyle ki katıla katıla güldüklerinden eğilerek birbirlerine yaslanmışlardı.
Hz Fatıma işkembeyi Efendimizin üzerine attıklarında dönüp Kureyşlilere tahkir edici sözler sarf etmişti.
Rasulullah da (SAV) namazını tamamladıktan sonra ellerini kaldırıp onlara beddua etmişti.
Onun bu halini görünce gülmelerine son vermişlerdi.
Çünkü bedduadan korkmuşlardı.
Ama beddua ederken yedi kişiyi zikretmişti. Çoğu rivayete göre onlardan şu altı kişinin adını vererek beddua etmişti:
Utbe kardeşi Şeybe (bunlar Rebia’nın oğullarıdır) Velid b Utbe ebu Cehil b Hişam Ukbe b Muayt ve Ümeyye b Halef..

İbn İshak dedi ki : ‘yedincisin adını unuttum.’
Ben derim ki; o yedinci kişi Umare b velid idi. Bunun adı Buhari’nin sahihinde geçmektedir.

İbn Kesir; “el-Bidaye ve’n-nihaye” ; c:3; s: 62-66; Çağrı Yayınları
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ibn Kesir/"Bidaye"-26/ Islam'ı tebliğ ile emrolunması
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İlim Dünyamıza Hoşgeldiniz.. ßiร๓illคђiггคђ๓คภiггคђi๓ ..νυѕℓαтıм özℓємiм∂iя.. :: ♥✿•*¨`*•✿♥ ♥✿•*¨`*•✿♥...::::iSLAM::::....♥✿•*¨`*•✿♥ ♥✿•*¨`*•✿♥. :: รคђค๒єlєг tคгiђi-
Buraya geçin: