İlim Dünyamıza Hoşgeldiniz.. ßiร๓illคђiггคђ๓คภiггคђi๓ ..νυѕℓαтıм özℓємiм∂iя..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İlim Dünyamıza Hoşgeldiniz.. ßiร๓illคђiггคђ๓คภiггคђi๓ ..νυѕℓαтıм özℓємiм∂iя..

KaRdEsLiGiN DaIm oLdUgU, sEvGiLeRiN BiRlEsTiĞi, DoStLuKlArIn bItMeDiGi AiLe fOrUmUmUzDa iYi vAkIt gEçIrMeNiZ UmUdUyLa eFeNdIm eDePlE GeLeN HüRmEtLe gIdEr.
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Risale-i Nurdan Vecizeler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
vuslatım özlemimdir
Yönetici
Yönetici
vuslatım özlemimdir


Mesaj Sayısı : 916
Kayıt tarihi : 02/04/09
Yaş : 47
Nerden : SİVAS

Risale-i Nurdan Vecizeler Empty
MesajKonu: Risale-i Nurdan Vecizeler   Risale-i Nurdan Vecizeler Icon_minitimeCuma Mayıs 08, 2009 5:15 pm

Risale-Nurdan Elmas Sözler


Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz. Bir harf kâtipsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâ­kimsiz olur? (Sözler sh: 49)

Başını kaldır, kendini tanıt­tırmak isteyen fa’al ve kudretli bir Zâtın hârika işlerine bak. Sen başıboş olmadığın gibi, bu hadi­seler de başıboş olamazlar. (Şualar sh:109)

Birşeyden herşeyi yapmak ve herşeyi birtek şey yapmak, herşeyin Hâlıkına has bir iştir. (Sözler sh: 61)

Güzel bir çiçeğin dakik prog­ramını küçücük bir tohumunda derc etmek, bü­yük bir ağacın sahife-i a’mâlini, tarihçe-i hayatını, fihriste-i cihâzâtını küçücük bir çekirdekte mânevî kader kalemiyle yazmak, nihayetsiz bir hikmet kalemi işlediğini gösterir. (Sözler sh: 66)

Evet, kemik gibi bir kuru ağacın ucundaki tel gibi incecik bir sapta gayet münakkaş, müzeyyen bir çiçek ve gayet musannâ ve murassâ bir meyve, elbette gayet san’atperver, mucizekâr ve hikmettar bir Sâniin mehâsin-i san’atını zîşuura okutturan bir ilânnamedir. (Sözler sh: 6 Cool

Bir elmayı halk edecek, elbette dünyada bütün elmaları halk etmeye ve koca baharı icad etmeye muktedir olmak gerektir.Baharı icad etmeyen, bir el­mayı icad edemez. Zira o elma, o tezgâhta dokunuyor. Bir elmayı icad eden, bir baharı icad edebilir...Bugünü halk eden, kıyamet gününü halk edebi­lir ve baharı icad edecek, haşrin icadına muktedir bir Zat olabilir...Herşeyi yapamayan hiçbir şeyi yapamaz. Ve birtek şe­yi halk eden herşeyi yapabilir. (Sözler sh: 79)

Şu acip âlemin elbette bir müdebbiri ve şu munta­zam memleketin bir mâliki, şu mükemmel şehrin bir sahibi, şu musannâ sarayın bir ustası vardır. Biz çalışmalıyız, onu tanımalıyız. Çünkü, anlaşılı­yor ki, bizi buraya getiren odur. Onu tanımazsak kim bize medet verecek? Dillerini bilmediğimiz ve onlar bizi dinlemedikleri şu âciz mahlûklardan ne bekleyebiliriz? (Sözler sh: 279)

Bir saray gibi şu âlemin, bir şehir gibi şu memleketin tek bir ustası vardır. Ve o usta, herşeyi idare eden yalnız odur. Hiçbir cihetle noksaniyeti yoktur. Bize görünmeyen o usta, bizi ve herşeyi görür ve sözlerini işitir. Bütün işleri mucize ve harikadır. Bütün bu gördüğümüz ve dillerini bilmediğimiz şu mahlûklar onun memurlarıdır. (Sözler sh: 280)

Şu zîhayatı halk etmek ve ona Rab olmak, bütün kâinatı kabza-i tasarru­funda tutmak lâzım gelir. (Sözler sh: 295)

Eğer o zerre, bir Kadîr-i Mutlakın memuru olmazsa ve nisbeti o Kadîr-i Mutlaktan kesilse, o vakit o zer­reye herşeyi görür bir göz, herşeye muhit bir şuur vermek lâzımdır. (Sözler sh: 296)

Eğer herşey Kadîr-i Mutlaka verilmezse, birtek Allah’a mukabil, nihayetsiz, belki zerrât‑ı kâinat adedince ilâhları kabul etmek gibi, yüz de­rece muhal içindeki bir muhali mevcut kabul et­mek gibi bir divanelik hezeyanına düşmek lâzım gelir. (Sözler sh: 297)

Kâinat baştan aşağıya kadar hikmetlerle müzeyyen ve gayelerle müsmirdir ve mevcudat, zerrelerden güneşlere kadar vazifelerle muvazzaftır ve evâmir-i İlâhiyeye musahharlardır. (Sözler sh: 386)

Semâda yıldızları kadar, ze­minde çiçekleri kadar berâhin-i tevhid görünüyor, okunuyor. (Sözler sh: 387)

Bir köyde iki müdür, bir şe­hirde iki vali, bir memlekette iki padişah bulunsa, intizam zirüzeber olur ve insicam hercümerce dü­şer. Halbuki, sinek kanadından, tâ semâvat kan­dillerine kadar, o derece ince bir intizam göze­tilmiş ki, sinek kanadı kadar şirke yer bırakılma­mış. (Sözler sh: 389)

Sizin âzâlarınız içinde en kıymettar göz ve kulaklarınızın mâliki kimdir? Hangi tezgâh ve dükkândan aldınız? Bu lâtif, kıymettar göz ve kulağı verecek ancak Rabbiniz­dir. Sizi icad edip terbiye eden Odur; bunları size vermiştir. Öyleyse yalnız Rab Odur. Mâbud da O olabilir. (Sözler sh: 416)

Rızkınız yerin hayatına bağlıdır. Yerin di­rilmesi ise, bahara bakar. Bahar ise, şems ve ka­meri teshir eden, gece ve gündüzü çeviren Zâtın elindedir. Öyleyse, bir elmayı bir adama hakikî rızık olarak vermek, bütün yeryüzünü bütün mey­velerle dolduran o Zât verebilir. Ve O, ona hakikî Rezzak olur.

(Sözler sh: 418)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Risale-i Nurdan Vecizeler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İlim Dünyamıza Hoşgeldiniz.. ßiร๓illคђiггคђ๓คภiггคђi๓ ..νυѕℓαтıм özℓємiм∂iя.. :: ♥✿•*¨`*•✿♥ ♥✿•*¨`*•✿♥...::::iSLAM::::....♥✿•*¨`*•✿♥ ♥✿•*¨`*•✿♥. :: RiSคlE-i NยR-
Buraya geçin: