Risaleyi dikkatlice oku ve ezberle.

Risaleyi dikkatlice oku ve ezberle.
Çünkü;
Namaz kılan her Müslüman için lâzımdır.

Ey Müslüman!

Şunu çok iyi bil ki ebedi ahiret yurduna ihlâsla kılınan bir namaz göndermek lazım ki ahrette faydalı olsun.
Onun için her namaz için 5 emir vardır. Farz-Vacip-Sünnet-Müstehab -Adap

Şimdi bunların yerlerini bildiriyoruz.
İlk namaza girerken de ki; "Belki bu namaz benim son namazım olur sonra gaye ölümü hatırlamak ölümü hatırlayan kişi namazına çok dikkat eder.
Yani Farzına, Vacibine, Sünnetine çok dikkat eder. Çünkü son namazım diye kılıyor.
Şimdi ilk namaza dururken;
Ayakların arası dört parmak olması sünnet, el kaldırmak sünnet, eli kulaklara değdirmek müstehab.
Allah(c.c) lafzı Farz, Ekber lafzı Vacip el bağlamak sünnet, elin üstüne Allah(c.c) ismini yazdırmak müstehab.
Neden? Şeytan vesvese veremez.

Sübhaneke okumak ve Eûzü besmele çekmek sünnettir. Elham(FATİHA) okumak ve Elham’dan sonra bir ayet okumakta Vaciptir.
Rükuya eğilmek Farz, rükûda sükût etti Farz yerini buldu. Bir kere rükûda "Sübhane Rabbiyel Azim" diyecek kadar durmak vaciptir.
3 kere söylenmesi sünnet, 5-7-9 kere söylemek Müstehab yani çok sevaptır.
Kıyama doğrulmak, doğrulurken "SEMİALLAHÜLİMEN HAMİDE RABBENA LEKEL HAMD" bu sözü söylemek sünnet, söyleyecek kadar durmak Vaciptir.
Kıyam'da Farzdır ve gözlerin secdeye bakması sonra secdeye gitmek secdede vücut sükût etti Farz yerini buldu.
Bir kere "Sübhane Rabbiyel ala" diyecek kadar durmak vacip, 3 kere söylemek sünnet, 5-7-9 kere söylemek Müstehab yani çok sevaptır. Secde'den oturmak vücut sükût etti Farz yerini buldu.

Sevgili Peygamberimiz(sav) "iki secde arasında yapılan dualar kabuldür" diyor. Onun için burada "Ya Rabbi beni af et" diyecek kadar durmak Vacip, demesi Müstehab, iki secdede Farz'dır. Yine secdede Farz yerini buldu bir kere "Sübhane rabbiyel ala" diyecek kadar durmak vacip, 3 kere söylenmesi sünnet, 5-7-9 kere söylemek Müstehab yani çok sevaptır. Şimdi buraya kadar bir rekât kılmış olduk.
Diğer bütün rekâtlar yukarıda, anlattığımız bütün hareketler bütün namazlarda aynıdır.
Yalnız İkindi Namazında bazı hareketler değişir. O da şu: İlk iki rekâtında oturmak Farz'dır, okuması Vacib'dir Salli, Barik'e kadar.
Yukarı kalkınca Subhaneke okunur ve Eüzü Besmele çekilir sonra Elham(FATİHA) okunur.
Birde; Yatsı Namazının ilk sünneti ikindi namazı gibi yani; İlk iki rekâtında oturmak Farzdır. Okuması Vacip'tir.
Şimdi Sehiv Secdesi 3 yerde yapılır: 1- Farzın tehiri / 2- Vacibi terk / 3- Vacibin Tehiri

Farzın Tehiri; Mesela: Öğlen namazının ilk sünnetini kılarken ilk iki rekâtında oturmak Vacip, okuması da Vacip, Teşehhüd miktarını unutarak Salli - Barik okudu. Kıyamı terk ettiğinden Kıyam'da Farzdır onun için namazın sonunda sehiv secdesi yapmak vacib’dir. Bu Sehiv secde, farz namazını kılarken de mesela 4 rekâtlı bir farz namazı kılan bir kimse ikinci rekâtında oturacak. Burada da, oturmak ve okumak Vacib’dir. Teşehhüt miktarı yine unutarak Salli - Barik okursa Kıyam Farz’dır Kıyamı tehir etmek yani geciktirmek namazın sonunda Sehiv secdesi lazım.
Birde, öğlenin sünneti ve ya Farzını kılarken, ikinci rekâtta oturmak vacib idi. Unutarak üçüncü rekâta kalktın. Geri dönüş yok. İşte namaz sonunda sehiv secdesi yapmak vacib oldu.
Diğer üçünü sehiv secdesi de 4 rekâtlı bir namaz kılarken şaşırarak acaba 4’mü? 3’mü? Diye tereddüt edersen otur teşehhüd miktarı oku, sonra kıyama kalk bir rekat daha kıl sonra rükusunu secdesini yap. Daha sonra sehiv secdesini yap. İşte, eğer 4 rekât kıldın ise sağa selam vermek vacip idi. Onu tehir ettin. Yani geciktirdin. Sehiv secdesi ile tamamladın veyahut 3 rekât kılmış idin. Orada oturmayacaktın. Ama tereddüt ettin. 3’mü? 4’mü? Onun için sehiv secdesi ile tamamladın.

İmam Malik (RA)’e ulaştığına göre, Resülullah (A.V) şöyle buyurmuştur:
“İstikamet üzere olun.(Bunun sevabını) siz sayamazsınız. Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. (Zâhiri ve bâtînî temizliği koruyarak) abdestli olmaya ancak mü’min riayet eder.” (Muvatta, Taharet 36-11-34); (İbnu Mâce, Tahâret 4,)(277).

Peygamber(sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Kim güzelce abdest alır, rükû’ları ve secdeleri tam yaparak huşu ile namazını vaktinde kılarsa, o namaz bembeyaz, parıl parıl bir şekilde göğe yükselir ve sahibine şöyle der: “Sen beni nasıl geçirmedin, vaktinde kılarak korudun ise Allah(CC)’da seni korusun” kim ki güzel abdest almaz, rüku ’larını secdelerini huşu içinde yapıp, namazını eda etmez ise, onun namazıda simsiyah zifiri karanlık halinde göğe çıkarak sahibine şöyle der: “Sen beni zayi ettiğin gibi Allah(CC)’da seni zayi etsin”.
Allah(CC) dilediği zaman gelince bu tür namazlar, eski bir parça gibi dürülüp sarılarak sahibinin suratına çarpılır. (et-Teğrip ve’t –Terhib,1,339)

Ebu Katade(RA)’ dan rivayete göre, muhbiri sadık(doğru haber verici) olan Resulullah(SAV) şöyle buyurdu:
“İnsanların hırsızlık bakımından en kötüsü namazından çalandır.”
Bunun üzerine: “Ey Allah’ın(CC) Resulü kişi namazından nasıl çalar.” Diye sordular, cevap olarak : “Rükû ve secdesini tamamlamaz(işte o zaman namazından çalmış olur).”buyurdu.(Darimî, Salât:78, 1/305,Muvatta’,Sefer:72,A.b.Hanbel:3/56, 5/310)

Ebu Hureyre (Ra)’dan rivayete göre, Resulüllah(SAV) şöyle buyurdu: “Şüphesiz Allah-u(CC) Tealâ rükû ve secde arasında (Rükû’dan kalktığında) belini tam doğrultmayan kişinin namazına bakmaz.(Değer vermez).” (Ahmed İbn-i Hanbel:2/525, 4/22, 23)

Ebu Abdullah el-eşarî ve Bilal(ra)’dan rivayete göre, bir kere Efendimiz(SAV) rükû ve secde’yi tamamlayarak kılan bir adam gördü ve:
Bu namaz kılan kimse bu hâli üzere ölse, Muhammed(SAV)’in dininin dışında ölmüş olur.”buyurdu. (Heysemî, M. Zevaid: 2/121)

Ebu Hureyre(RA) buyurdu ki;
“Bir adam altmış sene namaz kılar da namazlarından hiç biri kabul olmaz. İşte o, rükû ve secde’yi tamamlamayan kişidir.”
Denilmiştir ki: Zeyd İbn-i Vehb(RA) rükû ve secdeyi tamamlamayarak namaz kılan bir adam gördü. O’nu çağırarak: “Kaç senedir bu şekilde namaz kılıyorsun” dedi. O da: “Kırk senedir” dedi. O zaman Hz.Zeyd:”Sen bu kırk sene zarfında bir namaz bile kılmadın, eğer bu hal üzere ölmüş olsan Muhammed(AS)’ın sünnetinin dışında ölmüş olursun” buyurdu.

Ubadetübnü Samit(ra)’dan rivayete göre, Resulüllah(sav) şöyle buyurdu:
“Bir kul güzelce abdest alır sonra namaza kalkar da o namazın rükûunu, secdesini ve okumasını tamamlarsa o namaz: “Sen beni muhafaza ettiğin gibi Allah’da seni muhafaza etsin.”diye sahibine dua eder. Sonra o namaz nur gibi parlayarak göğe yükseltilir ve göğün kapıları ona açılır, ama kul abdestini güzel almaz, namazın rükûunu, secdesini ve okumasını tamamlamazsa o namaz: “Sen beni perişan ettiğin gibi, Allah’da(CC) seni perişan etsin.” Diye o kişiye beddua eder. Sonra karanlık bir halde göklere yükseltilir. Göğün kapıları o namaza kapatılır, daha sonra da eski elbise dürüldüğü gibi dürülüp sahibinin yüzüne vurulur.”

O halde namazı tam manasıyla yerine getirmek, namazın rükûnlarını (ayakta durmak, secde yapmak ve okumak gibi şartlarını) doğru ve düzgün yapmak özellikle kavme ve celseye (rükûdan kalktıktan sonra dimdik durmaya ve iki secde arasında tam manasıyla her aza yerleşecek şekilde oturmaya riayet(dikkat) lâzımdır.

Başkalarına da, namazı yavaş yavaş tadil-i erkânla kılmalarını öğretmek gerekir. Çünkü insanların ekserisi(Birçoğu) bu devletten (Namazı yavaş ve doğru kılma saadetinden) mahrum(uzak)dırlar ve bu iş tamamen terk edilmiştir. Bunu bildirmek İslam’ın en mühim meselelerindendir