İlim Dünyamıza Hoşgeldiniz.. ßiร๓illคђiггคђ๓คภiггคђi๓ ..νυѕℓαтıм özℓємiм∂iя..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İlim Dünyamıza Hoşgeldiniz.. ßiร๓illคђiггคђ๓คภiггคђi๓ ..νυѕℓαтıм özℓємiм∂iя..

KaRdEsLiGiN DaIm oLdUgU, sEvGiLeRiN BiRlEsTiĞi, DoStLuKlArIn bItMeDiGi AiLe fOrUmUmUzDa iYi vAkIt gEçIrMeNiZ UmUdUyLa eFeNdIm eDePlE GeLeN HüRmEtLe gIdEr.
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 şehid MUĞNİYE

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
islaminesilerkam
Yönetici
Yönetici
islaminesilerkam


Mesaj Sayısı : 101
Kayıt tarihi : 31/03/09
Nerden : aydın

şehid MUĞNİYE Empty
MesajKonu: şehid MUĞNİYE   şehid MUĞNİYE Icon_minitimeÇarş. Nis. 01, 2009 7:02 pm

Hizbullah direnişinin efsanevi komutanı İmad Muğniye'nin şehadetinin 1. yıldönümü dolayısıyla, Şehid Muğniye'nin yakın arkadaşı Enis Nakkaş çok önemli açıklamalarda bulunarak, İmad Muuğniye'nin şehid edilmesi olayında Arap rejimlerinin de yer aldığını söyledi.



Fars News’de yayınlanan bu röportaj Kemal Saral tarafından İsra Haber için çevirdi.



Bu önemli röhortajı sunuyoruz:





İmad Muğniye’nin şehadet yıldönümünü münasebetiyle, kendisinin direnişin takviye edilmesi ve Siyonist rejimin zaaf noktaları hakkındaki düşünceleri ve bu noktalarla ilgili hayata geçirdiği projelerden söz eder misiniz?



Hacı İmad direniş alanına dahil olduğu ilk günden itibaren birinci düşmanımızın Siyonistler olduğuna iman etmişti. O günlerde Lübnan’da iç savaş olmasına karşın gördüğü eğitim Lübnan’ın iç meseleleriyle ilgili değildi. Hacı İmad’ın Siyonist düşman karşısında mücadelenin planını çizdiği sıralarda henüz Güney Lübnan bile işgal edilmemişti. 1978 yılında Güney Lübnan işgal edildiğinde İmad Muğniye dostlarıyla bir araya gelerek Siyonist düşmanla mücadele etme kararı aldı. İmad Muğniye içerdeki ve dışarıdaki dostlarıyla kurduğu ilişkiler ağını mücadelenin sürmesi yolunda kullanacaktı. İran İslam İnkılabı’nın gerçekleşmesinden sonra da İran halkının, önderlerinin ve özellikle de İmam Humeyni’nin imanına ve devrimci azmine tanık olduktan sonra da hızla bu ülke ile temasa geçti. Her zaman yeni taktikler ve mücadele sistemleri geliştirmenin fikrindeydi ve bu fikirlerini hızla teşkilatına aktarırdı. Eğitimle meşgul olduğu ilk kamp devresinde asla iç savaştan bahsetmez, sohbetlerinin konusu her zaman Siyonistlerle mücadele ekseninde gelişirdi. “Güney Lübnan şimdi sessiz ama bir zaman gelecek ortalık karışacak, bu yüzden fırsattan istifade etmeli ve yeni bir teşkilatın kurulması ve kuvvetlerimizi eğitilmesi hakkında düşünmeliyiz şimdiden, cephe bu mıntıkaya kadar uzadığında teşkilat da hazır olmalı” derdi. Hacı Rıdvan savaşta her zaman düşmandan bir adım önde olmanın gerekliliğine inanırdı, yani sorunla karşı karşıya gelindiğinde “kuvvetlerimizi nereden gönderelim, teçhizatı nereden içeri sokalım” diye düşünülmemeliydi ona göre. Bu özellikler İmad Müğniye’ye has, örneklerine fazla rastlanmayan sıfatlardı. Hizbullah’ın günümüzdeki gücünün sebeplerinden biri de sürekli olarak zamanının ilerisinde hareket etmesidir. Üstelik bütün bu işler gizli bir şekilde yürütülür ve bu sayede de düşman gafil avlanır. Şimdi de Siyonistlerin tedbir olarak gerçekleştirmek istedikleri iş ve operasyonlarına başlamada büyük bir sorun içersinde olduklarını görüyoruz; düştükleri acizliği bir şekilde telafi etmek istiyor ve Hizbullah’a “Bize saldırmayın zira biz çok güçlüyüz sizi yok ederiz “ diyorlar.



Muğniye’yi ne zamandan beri tanımaktasınız, onunla irtibat kurmanız nasıl oldu. Muğniye bu işlere nereden başladı?



Lübnan’da askeri eğitim gördüğüm sıralardan beri onu tanıyorum. Hacı İmad’ın dehası çok belirgindi, zira eğitim esnasında o ve yanındaki sınırlı sayıda birkaç kişi eğitmenlerin konuşmaları esnasında cüzi taktiksel ve dakik meseleler hakkında sorular sorarlardı. Bu durum onların yüksek fikri seviyelerini yansıtıyordu. İslami direniş operasyonları başladığında da Hacı İmad hem İran, hem Fetih teşkilatı, hem de Hizbullah’ın mümin kadrolarıyla irtibat halinde olan kişiler arasındaydı.



Hacı Rıdvan Hizbullah’ın kuruluşundan önce Fetih ile ilişkideydi. Emel üyesi değildi zira o sıralar (1976 yılı) bu hareket laik düşünceli idi, pek mümin değillerdi. Hacı İmad çok dindardı, 16 yaşından beri Seyyid Muhammed Fadlullah’ın ders halkasında eğitim görmekteydi. Fetih içersinde eğitim görüyordu ama resmi üyeleri değildi. Sonra da Fetih içersinde öğrenciler hareketini kurdu. Bu hareket Fetih’in dünya görüşünden tamamen farklı bir çizgideydi. Bu teşkilat Lübnanlı köklere sahip olması, mücadele biçimi, askeri siyasetleri ve siyasi yapısı itibariyle Fetih’ten çok farklı bir görünüm arzediyordu. Sonraları Marun er-Res bölgesinde İsrail ordusuyla savaşan ve 9’unu öldürüp 16’sını da yaralayanlar bu hareketin üyeleriydiler. Amerikalılar da bu hadisenin ardından Lübnan’ın zayıf bir hükümeti olduğu ve yardıma ihtiyaç duyduğu bahanesiyle, Filistin direnişinin ülkeden atılması şartını da koyarak Lübnan’a gireceklerdi. Fakat bu planları ters neticelendi, iki üç istişhad saldırısı ile birlikte hem Amerikalılar hem de Fransızlar ülkeden kaçmak zorunda kaldılar. NATO, direniş karşısında zayıf kalan Lübnan hükümetini desteklemek için gelmiş, fakat bu birkaç operasyonun ardından darmadağın olarak firar etmek zorunda kalmıştı. Bu saldırılarda 75 Fransız, 70 İsrail ve 200’den fazla Amerikan askeri öldürülmüştü. Bu darbe, askeri açıdan Amerika’nın 11 Eylül’de aldığı can kaybından daha büyüktü. Hacı İmad’ın faaliyetleri her zaman çok gizli idi ve elbette herkesin güven duyacağı bir şekilde idi. Ben İmad’a gizli meseleler hakkında, hatta bunlar benimle ilgili olsalar bile soru sormazdım, kendisinin konuşması haricinde. Yaser Arafat ile ilişkisi hakkında da Tunus’ta Arafat ile bir araya gelinceye dek bu konudan habersizdim. Orada Arafat’a “Niçin Hizbullah’tan yardım almıyorsunuz, Güney Lübnan’da niçin yardımlaşmıyorsunuz ?” diye sorduğumda “Eğer İmad Muğniye bu talebi benden ister ve Tahran da iki taraf için kefil olursa ben de sizinle işbirliği yaparım” diye cevap verdi. Arafat’ın Hizbullah teşkilatının adını anmaksızın Muğniye ismini telaffuz etmesi çok ilginç bir hadiseydi. Hacı İmad ile Arafat arasındaki bağlantı olduğunu o zamana kadar anlamamıştım, sonraları Muğniye’nin dostlarından olan ve Tunus’ta Arafat ile vekili olarak görüşen biri de bu durumu teyid etmişti. Arafat belli bir zamana dek İsrail ile savaşmak isteyen herkese silah ve teçhizat sağlamıştı ama bu kişilerin çoğunun sonraları sahtekar olduklarına tanık olduğu için artık hiç kimseye güvenmez olmuştu. Arafat, “Eğer bir gün güney Lübnan’a dönecek olursam sadece Hacı İmad’ın teklifi ve yardımı ile yaparım bunu” derdi hep.



Uzmanlara göre direniş, 33 gün savaşının gerçekleşeceğini öngörmüştü, bundan dolayı Hizbullah savaşı çok iyi yönetti ve sonunda da muzaffer oldu. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?



Savaştan yıllar önce Lübnan’daki Cuyeh kampında -ki yerleşim birimlerinden çok uzaktaydı burası- şehir savaşı dersi vermekteydim. Öğrencilerimden biri “böyle bir yerde bu dersi görmemizin sebebi ne?” diye sordu. Ben de ona “şuna eminim ki bir gün gelecek Siyonist rejim ta Beyrut’a kadar ilerleyecek ve bizimle orada savaşacak. O gün geldiğinde Beyrut’u savunabilmeliyiz” diye cevap vermiştim. Paris’te zindanda iken de İsrail ile savaşın planlarını çizmekteydim. O günlerde Reagan Amerikan başkanı, Aleksander Heeg güvenlik muavini; Begin İsrail başbakanı, Şaron da savaş bakanıydı. Tüm bunlara bakarak bölgede büyük bir savaşın patlak vereceğini ve bu çatışmanın Beyrut’a kadar uzanacağını tahmin etmiştim. Bu bilgiyi bir rapor halinde Lübnan’a yolladım, öyle ki Fransız dışişleri bakanlığı da bu raporun kopyasını almış, çevirisini gördükten sonra da hayretler içersinde kalmıştı.



Direnişin oluşturulmasında, daha doğrusu Siyonist rejimle mücadele cephesinin kurulmasında sizin ne gibi bir rolünüz olmuştu?



Lübnan’ın işgalinden az bir süre sonra Arafat ile yaptığım görüşmede kendisine “Bu şartlar altında birkaç Lübnanlı’dan ve El Fetih’den yardım almakla sonuca ulaşamayız. Güney Lübnan’ın özgürlüğüne kavuşturulması için daha büyük bir teşkilat kurmalıyız” demiştim. “Direniş adı altında, tek amacı İsrail ile mücadele etmek olan Lübnanlı bir örgüt kuracağım” dedim. O da kabul etti ve bana gereken silah ve teçhizatı sağladı. Bir kısmı Fetih üyesi, bir kısmı da diğer teşkilatlardan yaklaşık 200 Lübnanlı savaşçıyı Güney Lübnan’da hazır ettim. İslam Devrimi muzaffer olur olmaz da İran’a gidip gelerek tecrübelerimizi onlara aktarmaya başlamıştık. Bu irtibat benim Fransa’ya gidişimle birlikte kesilecekti. Sonra da, bahsettiğim bu Lübnanlı teşkilatın üyelerinden bazıları İslam Devrimi Muhafızları ile irtibat sağlamak için İran’a gittiler. O sıralar Hizbullah yoktu ortada henüz. İsrail’in Lübnan’a gerçekleştirdiği ikinci saldırıdan önce (1982) direniş örgütünün eskisinden daha kararlı ve güçlü olması gerektiğini anlamıştık, yani İsrail’in geleceğini, bizim buna hazırlıklı olmamız gerektiğinin öngörüsünü yapmıştık önceden. Hacı İmad bu stratejik bakışı çok iyi kavramış; bölük pörçük, yerel mücadele vermenin işe yaramayacağını anlamıştı. İlahi bir armağan olan İran İslam İnkılabı’nın gerçekleşmesiyle eşzamanlı olarak Mısır savaştan çekilmiş ve Camp David anlaşmasını imzalayarak Amerika’nın bölgedeki müttefiklerinin arasına katılmıştı. İran ise daha önce Amerikan müttefiği olmasına rağmen tarafsız olmaya bile değil, Amerika ve İsrail’in düşmanına dönüştüğü için Allah’ın lütfu ile bölgedeki güç dengesi değişmeden kaldı. O sıralarda Muhsin Rızai ile Refikdust Beyler Lübnan’a gelerek birkaç program gerçekleştirdiler. Bunlardan biri de El Fetih örgütü ile askeri ve güvenlik işbirliği anlaşması imzalamaktı. Sonra da Güney Lübnan’daki teşkilatımızı ziyaret ettiler.



Sözlerinizden anlaşıldığına göre başlangıçta Fetih ile İran’ın ilişkileri iyiymiş, Fetih’in sonraki çizgi değiştirmesinin sebebi neydi peki?



Fetih yetkilileri devrimden sonra İran ile ilişkilerini takviye etme yoluna gitmediler, yaptıkları bazı yanlışlarla da İran’ın dostları arasındaki yerlerini terk ettiler. Ebu Mazin’in bugün (Mahmud Abbas) İran ile ihtilaflı oluşunun kökeninde Fetih’in o günden müptela olduğu stratejik sorunları yatmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://islaminesilerkam.yetkin-forum.com
 
şehid MUĞNİYE
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İlim Dünyamıza Hoşgeldiniz.. ßiร๓illคђiггคђ๓คภiггคђi๓ ..νυѕℓαтıм özℓємiм∂iя.. :: ♥✿•*¨`*•✿♥.....:::İSLAMİNESİL AİLESİNE HOŞGELDİNİZ::::...♥✿•*¨`*•✿♥ :: ✿∂υуυяυℓαя νє öηєяiℓєяiηiz.✿-
Buraya geçin: